MÜJDE IŞIL- Jeff Nichols filmleri, karakterleri gibi içine kapanıktır genellikle… Sakince kaosa doğru ilerler. Ortak noktalar yakalarsanız etkisi iyice artar. Yönetmenin yeni filmi “The Bikeriders/Motorcular” da böyle… Gerçek olaylardan yola çıkıyor; Danny Lyon’un aynı adlı fotoğraf ve röportaj kitabından esinleniyor.
Illinois’de kurulan bir motosiklet kulübünün üyelerini, onlardan birinin eşi olan Kathy’nin tanıklığında tanıyoruz. Kathy’nin, kulübün yakışıklı ve vurdumduymaz üyesi Benny ile tanışması ile başlayan hikâye, üniversiteli bir fotoğrafçının kayıtlarıyla ilerliyor.
Sığınak inşası
Erkekler dünyasının filmi “Motorcular”. Filmin eril ağırlığını Kathy’nin tanıklığı dengelemeye çalışıyor. Bu eril baskınlık altında ise aidiyetsizlik, yalnızlık, dışlanmışlık var. Kulüp üyeleri ailelerinden, çevrelerinden bulamadıkları dayanışma, benimsenme, önemsenme hislerini bu kulüpte yaşıyor. Tuhaf kuralları olsa da sırf motosikletçilerin ‘ahlaksız’ olarak algılanmasına isyan etmek bile bu kulübü onların gözünde önemli bir sığınağa dönüştürüyor ki bu noktada şu detayı da atlamayalım: Jeff Nichols’ın önceki filmlerinden “Take Shelter/Sığınak”ta doğaya karşı ailesini korumak isteyen bir babanın sığınak inşasını anlatıyordu. O filmin başrolünde olduğu gibi “Motorcular”da da Nichols’ın vazgeçilmez oyuncusu Michael Shannon var.
Marlon Brando’nun meşhur “The Wild One” filmin etkisiyle kurulan (ve “Easy Rider”ın izinde de giden) bu motorcular kulübü, farklı kişilikleri Johnny’nin liderliğinde bir araya getiriyor. Johnny kendi adalet duygusunu ve baba korumacılığını kulüp üyelerine uyguluyor. Farklı şehirlerden gelenleri de kendi ölçütlerine göre değerlendiriyor. Ancak taleplere karşı gelemiyor ve önceleri minimal ölçekli bu kulüp zamanla genişliyor. Aslında filmin en ilginç ve tansiyonu yükselten kısmı burası. Ama Nichols bu kısmı hızlıca geçmeyi tercih ediyor. ‘60’ların kendi hâllerinde takılan, motor üzerinde özgür hisseden insanların kurduğu kulübün bir suç çetesi hâline dönüşmesi, bir süreçten ziyade çabucak varılan durak olarak yansıtılıyor. Ağıt kısmını kısa tutmayı, dönemin sıkıntılı ruh hâlini bu şekilde yansıtmayı tercih etmiş belli ki Nichols.
Filmin Tom Hardy, Austin Butler, Jodie Comer, Michael Shannon gibi yıldız isimlerden oluşması dikkat çekici. Özellikle Butler ve Comer’ın performansı öne çıkıyor.